MAHMUT BEY'İN SİTESİNE HOŞ GELDİNİZ - KIZILTEPE TARİHİ
 
Ana Sayfa
İletişim
Ziyaretşi defteri
GÜL RESİMLERİ
KAMET OKUMAYI BİLMEYENLER EZBERLEYİN
RESİMLERİM
ARAPÇA ALLAH YAZISI
İLAHİ SÖZLERİ
KIZILTEPE TARİHİ
DİNİ SORULAR VE CEVAPLAR
CUMA NAMAZI HAKKIN DA BİLGİ
FIKRALAR
İNTERNET HAKKIN DA BİRAZ BİLGİ


Mardin’in yüksek ve engebeli konumuna rağmen ilçesi Kızıltepe ona inat bir düzlüğe kurulmuştur. Mardin’in tarihi güzelliklerinin dünyaya parmak ısırtacak kadar çok ve değerli olması ilçelerinin üzerine yönelecek ilgiyi azalmıştır. Kızıltepe tarihi ve kültürel yönleri yerine sosyal problemlerle gündeme gelmiş Mardin ilimizin bir ilçedir.

Ben şehrin tarihin ve kültürüne bir yolculuk yapmanın daha yerinde olduğunu düşünerek sizi Kızıltepe’nin gizemine yolculuğa çıkarmayı düşündüm . Kızıltepe yığma olduğu anlaşılan bir tepenin etrafında şehir şekillenmiştir. Şehir alabildiğine kalabalık ve alabildiğine geri kalmıştır. Mardin ve diğer ilçelerinde bulunan tarihi eserlerin aksine Kızıltepe’de birkaç eser haricinde tarihi esere rastlamak nerede ise imkansızıdır.

İlçenin en eski adı Dunaysır'dır. Daha sonra Koçhisar adını almıştır. Artukoğulları Döneminde gelişme gösteren kasaba bu dönemde Diyarbakır-Musul ve Urfa-Musul yolu üzerinde önemli bir ticaret merkezi olmuş. 1931'de Kızıltepe adıyla ilçe merkezi olmuştur. Mardin’den nüfusu fazla olmasına rağmen Mardin’e yakınlığından dolayı ile olma şansı azalmaktadır.

Kızıltepe sokaklarında dolaştığınızda mevsim yazsa tozdan, mevsim kışsa çamurdan çekeceğiniz var demektir. Ana caddenin üzerinde dizilmiş mağaza ve dükkanların vitrinlerinde diğer şehirlerin vitrinlerinden farklı olarak yöreye ait giysilerin kumaşlarını görmeniz mümkündür. Çok sayıda dükkanın önünde kıyılmış tütün görürsünüz. Tütün, paket sigaradan daha fazla satılmaktadır. Bunun sebebi ağız alışkanlığı ve tütünün paket sigaraya göre daha uygun fiyata gelmesidir. Bir sokak köşesinde tabakasından tününü çıkarıp sigarasını saran bir kadını görmeniz ilk başta sizi şaşırta bilir. Ancak batılı kadınların aksine Kızıltepe’de ki kadınlar arasında sigara içimi çok yaygındır. Özelliklede kaçak tütün içerler.

Kızıltepe’nin halk pazarlarında, şehrin sokak aralarında el tezgahların da seyyar satıcılar yığınladır. Bunun en büyük sebebi işsizliktir. Eline bir araba alan seyyar satıcılık yapar. Pazarlarda el arabaları ile çocuklarda büyük bir iş kolu oluşturmuşlardır. Pazardan alış veriş yapanların poşetlerini el arabaları ile taşırlar. Bütçelerine katkıda bulunmaya çalışırlar.

Kızıltepe’nin pazarlarında canlı tavuk satılmaktadır. Beğenilen tavuklar satıcı tarafından orada hemen kesilerek tüylerinden arındırılır. Canlı tavukları kesip satan dükkanlar bile ara sokaklarda bulunmaktadır.

Arka sokaklara girdiğinizde küçük kerpiç yada taş evlerin önünde ölüme terk edilmiş tankerleri görürsünüz. Her boş arsa tanker mezarlığı olmuş. Irak kapısının açık olduğu dönemlerde az birikimi olan petrol taşımak için tanker almıştır. Ancak kapının kapanması umudunu tankerlere bağlayanları hüsrana uğratmıştır.

Şehirde tüm ülkede olduğu gibi bir planlı şehirleşme olmadığı görülmektedir. Köylerden gelenler buldukları arsaya ev yerine başlarını sokacak bir yer yapmak zorunda kalmışlarıdır.

Şehrin en büyük tarihi kalıntısı Kızıltepe (Koçhisar) Ulu Camiidir. Yapımına Mardin Artukoğulları’ndan Yavlak Aslan tarafından (1184-1200) başlanmış ve kardeşi Artuk Aslan tarafından(1200 ila 1239)da tamamlanmıştır. Kıble duvarına paralel üç nef mihrap önünde iki nef boyunca 9.75 metre çapında tromplu bir kubbe ile kesilmiştir. Caminin iç kısmı, mihrabı ve duvarları zarif oyma işleme yazılarıyla süslenmiştir. Camii kısa bir süre öncesine kadar harabe bir şekilde dururken son yıllarda rest ura edilerek yeniden ibadete açılmıştır. Caminin minaresi olduğu sanılmasına rağmen günümüze bu minareden eser kalmamıştır. 1940’lı yıllarda caminin yıkılan taşları toplanarak emniyet binasının yapımında kullanılmıştır. Taşköprü, Tarassut Kulesi Şahkullubey Kümbeti, Harzem Harabeleri günümüze kadar ayakta kalan tarihi hazinelerdir.

Dikkatimizi çeken ve araştırılması gereken ilginç bir durum var Kızıltepe’de. Tarihi çok eskilere dayanan şehirde sekiz yüz kişilik bir Kızıltepe caminin var olması, bir kilisenin bulunması şehrin yakınların da büyük bir köprünün bulunması şehirde kalabalık bir toplumun yaşadığının en büyük göstergesidir. Ancak nüfusunun fazla olduğunu düşündüğümüz şehirde saydığımız eserlerden başka bir kalıntıya rastlamak imkansıdır. Ne bir ören yeri, ne bir tarihi konak, ne bir çarşı hiç birisinin izine rastlamak nerede ise imkansız ve o derecede şaşırtıcıdır. Sekiz yüz kişilik ve devrinin en büyük camilerinden birisinin etrafında hiçbir kalıntıya rastlanmaması tarihi dokunun sahipsizlikten yıkıldığı ve talan edildiği gerekçesi ile açıklanamayacak kadar basit değildir.

Tarihi kalıntılar ne kadar tahrip edilirse edilsin, ne kadar yağmalanırsa yağmalansın mutlaka harabede olsa bazı kanıtların kalması gerekmektedir. Bu garip durumu sahipsizlik ve yağmacılıkla açıklamak biraz zor gibi görünüyor. Şehrin büyük bir felaket geçirmesi, deprem, sel vb ile yok olduğu daha sonra üzerine yeniden bir şehir kurulduğu düşüncesi bende hakim oluyor.

Bu düşüncemize en büyük katkıyı antiarkeologluk yapan definecilerin anlattıkları destek verir gibi. Özellikle şehrin ortasında bulunan şimdi bir askeri birliğin konuşlandırıldığı etrafı tel örgülerle çevrilerek loruma altına alınana tepenin etrafında ev yapanlar, temel kazılarında çok sayıda tarihi eser ve altın gümüş sikkeler buldukları dilden dile dolaşıyor.

Dilden dile dolaşan bir olay daha var ki bu daha ilginç. Tepenin etrafında bir yol yapımı sırasında tepenin içerisine giden dehlizlere rastlanıyor. Geceleyin define avcıları buraya giriyor. Bunların anlattıkları göre tepenin içerisinde çok sayıda yollar çukurlar odalar var.

Düz ovanın içerisinde yükselen bu tepenin yığma bir tepe olduğu kuşkusu herkeste var. Şehrin yüksek bir tepesinin olmaması nedeniyle şehri savunmak için bir kale yapılamamış. Bunun yerine “tepe kale” diyebileceğimiz bir sığınak yapılmış. Sığınağın giriş kapısı ise tepenin hemen altında bulunan kiliseden olduğu iddia ediliyor. İddiaya göre tepenin altında bir şehri saklayacak kadar bir sığınak var. Buranın tek giriş kapısı var oda kilisenin içerisinde bir kapının olması.

Bu iddiaları araştırmak uzmanların ve yetkililerin görevi. Ancak bizim görebildiğimiz bir gerçek var ki; Kızıltepe şehrinin altında bir kayıp kent var. Ve bu araştırılmalıdır.

Şehrin üzerindeki yoksulluk silinmeli, tarihinin arkasındaki sis perdesi aralanmalıdır. Bu yapılmadıkça Kızıltepe üzerindeki sosyal ve tarihi şüpheler devam edecektir.

 

 

hasan mahir arkadasımıza çok tesekkür ediyorum yazıyı okurken yazar arkadasımın ne kadar da haklı oldugunu görmüş oldum.gerçekten de kızıltepe şehri tarihi birikiminden şuan eser kalmamış bir halde.sadece birkaç tarihi eser var.insan buranın eski ve tarihi bir şehir olduguna inanamıyor. abdulhalim kaplan

 

 

 

kızıltepe sel,deprem,felaketler vb..olaylarla yok olmamıştır. Günümüze çok az eser kalmasının sebebi çeşitli dönemlerde çeşitli devletler tarafından yapılan istila ve yağmalardır. bunlardan bazıları ; <br>1183- Musul atabeyi İzzettin Mesut,Ahlat hakimi II. Sökmen ve Artuklu Kutbettin İlgazi meşhur İslam hükümdarı Selahattin Eyyubi’ye karşı Harzem’de (Mardin-Kızıltepe arasında Eroğlu köyü.VI.yy.da Bizans’ın doğu sınırını koruyan bir kaleydi.Artuklular burayı imar etmiş tir) birleştiler. Ancak birleşik kuvvetler Sellahattin’in Haran’a çekildiğini duyunca dağıldılar. Selahattin Eyyubi yola devam ederek Harzem’de birkaç gün kaldı.Harzem havalisinin hükümdarı Kara Arslanoğlu Nureddin Muhammet Selahattin ile birleşti. <br> 1185- Anadolu’ya yapılan bir Türkmen istilası sonunda mahalli hükümdarlar memleket lerinin harap olduğunu görerek Türkmenlere karşı mücadeleye giriştiler.Bu istila ve savaşlar dan sonra müthiş bir kıtlık başladı.Yalnız Şabahtan ve Dunaysir’de satılan kız ve erkek kölelerin defterlere göre sayısı 22.000di. <br> 1205- Artuk Arslan Ahlatı alma hazırlığındaydı.Eyyubi melik Adilin oğlu melik Eşref, Artuk Arslan’ı bu teşebbüsten vazgeçirmek için Koçhisar’ı istila ve yağma edip döndü. <br> 1226- Melik Eşref Harran,Düneyser,Mardin’e varıp tahribatta bulundu. <br> 1231- Yassı çemen savaşında Selçuklu Sultanı Alaadin Keykubat’a yenilen Harzemşah’ ın arkasından Moğollar Anadolu’ya girdiler Mardin bölgesini yağma ettiler.Artuk Arslan ve Koçhisar halkı Mardin kalesine sığındı. <br> 1236- Eyyubilerin başı ve Mısır-Suriye hükümdarı Melik Kamil,Artuklu hükümdarı Artuk Arslanın memleketine yürüdü.Ona ait olan Koçhisar şehrini cami müstesna tahrip etti. <br>Havalinin halkını esir ve mallarını yağma etti.Melik Artukluların bu zengin ülkesinden o kadar çok ganimet götürdü ki, Kahire’de güzel bir kadın 50 gümüş dirheme,iyi bir katır 30 dirheme ve bir kuzu da 1 dirheme satıldı. <br> 1257- Moğol İlhanlı hükümdarı Hulagü oğlu Yaşmut’u, Artuklu I.Necmeddin Gazinin hakimiyetindeki Mardin’i zapt etmeye gönderdi. Moğollar bir ara şehri düşürme ümidini ke- since Koçhisar’ı yağma ettiler. <br> 1298- Anadolu’da isyan eden Moğol kumandanları İlhanlı devletini meşgul ederken Memlükler Artuk-ilini istila ettiler.Seyfettin Balabanın gönderdeği ordu Koçhisarı yağma etti. <br> 1315- Memlukların Halep valisi Şehabeddin Karatay bir ordu ile İlhanlılara tabi olan Artukluların memleketine girdi.Mardin ve Koçhisar’ı iki gün yağma etti. <br>

 


Yazılara yorum yapmak için üye Olmanız gerekmektedir!

 

 

 


Kızıltepe ilçesi kuruluş tarihi milattan önceki yıllara dayanır. Bu tarih, tarihi eserler ve bugün harabe haline gelmiş eski yerleşim merkezlerinde bulunan kalıntılara dayanır. M.S. 1200 yıllarında Artuklular tarafından yapılan ve günümüzde halen ibadete açık olan tarihi camii bu bilgileri doğrulamaktadır.
Yapılan araştırmalara göre, şehir bir çok kez savaşlar sonucunda harabeye dönüşüp yer değiştirmiştir. Buna göre ilk yerleşim alanı bugünkü şehir merkezinin 10 km güneyinde bir köy yerleşmesi olan Haramhattat'tır. Kızıltepe'nin tarihinde bilinen ilk isimleri Dünaysır ve Telermen'dir. Kızıltepe, Mezopotamya'nın verimli toprakları üzerinde kurulmuş olması, ayrıca Asya ile Avrupa kıtaları arasında önemli bir ticaret yolu olan İpek Yolu'nun kavşağında yer alması nedeniyle tarih boyunca önemli bir yerleşim merkezi olma özelliğini korumuştur. Bu özelliği nedeniyle bir çok savaşlara sahne olmuş ve çeşitli milletler tarafından birçok kez yağmalanmıştır. Artuklular döneminde önemli ticaret ve konaklama merkezi olan Dünaysır, 13. yüzyıl başlarında Eyübiler tarafından yağmalanmıştır. Daha sonra Selçuklu, İlhanlı, Memlük, Karakoyun, Akkoyun, Artuklular ve Timur devletleri yönetimine geçmiştir. Zamanla Dünaysır yerine Telermen, daha sonraları Koçhisar adıyla anılan yerleşim merkezi en son İran'ın hakimiyetindeyken Osmanlı hükümdarı Yavuz Sultan Selim'in İran üzerine düzenlemiş olduğu Doğu Seferi sırasında, Büyük Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu tarafından ele geçirilmiştir. Bundan sonra Cumhuriyet dönemine kadar Osmanlıların yönetiminde kalmıştır.
Artuklular döneminde çarşı, hamam, cami ve medreseleri ile önemli ve zengin bir yerleşim birimi olmasına karşın, sürekli savaşlar ve yağmalar nedeniyle Osmanlıların eline yıkıntı durumunda bir köy olarak geçmiştir. Osmanlıların eline geçtikten sonra tekrar onarılan ve canlılığını kazanan yerleşim merkezi, özellikle son dönemlerde İpek Yolu'nun önemini kaybetmesi nedeniyle bu yerleşim alanının önemi giderek azalmıştır. Eski adı Koçhisar olan bu şehrin adı, Cumhuriyet döneminde 1931 yılında Kızıltepe olarak değiştirilerek Mardin'e bağlı bir ilçe merkezi yapılmıştır.

Kentin gelişimi
Kızıltepe, daha önceleri bugünkü şehrin orta bölümünde yer alan tepenin çevresinde birbirine bitişik kerpiçten yapılmış evlerden oluşan küçük bir yerleşim birimiydi. 1970'li
yıllara kadar bu tepenin çevresinde bir köy görünümündeydi. Ancak 1975'ten sonra buradan geçen tarihi İpek Yolu'nun (E-24 Karayolu) tekrar işlerlik kazanması ile bir anda değişti ve gelişti. Çevreden bu küçük ilçeye nüfus akımı başladı. İskan ilk başlarda tepenin batısına doğru ilerlerken daha sonraki yıllarda tepenin tüm yönlerine yayılmıştır. 1975 yılında şimdiki Tepebaşı, Yeni Mahalle ile Koçhisar Mahalleleri yakınına yerleşmeler başlamıştır.
İlçenin sosyal hayatının gelişmesini etkileyen en büyük unsur, şüphesiz buradan geçen E-24 karayolunun işlerlik kazanmasıdır. Nasıl ki petrol Batman'ı, demir-çelik Karadeniz Ereğli'sinin sosyal hayatını değiştirmişse, E-24 Karayolu da Kızıltepe'nin büyümesinde ve gelişmesinde o derece etkili olmuştur.
Son dönemlerde ilçede yapılan inşaatlar belediye tarafından kontrol altına alınmış, gelişi güzel inşaat yapımı belirli bir düzene koyulmaya çalışılırken diğer taraftan da cadde ve sokaklarının düzeltilmesi, alt yapının oluşturulması gibi çalışmalar yapılmıştır. Bu dönemden sonra imar planına özen gösterilmiş ise de ilçede halen plansız ve imar planlarına uygun olmayan yerlerde bilinçsizce inşaatlar yapılmıştır.
Kızıltepe'nin yerleşim alanlarındaki sosyal farklılıklar inşaatların farklı malzemelerden ve farklı şekilde olmasına neden olmuştur. 1985 öncesinde şehir merkezinde 2-3 katlı binalar çok az sayıda iken hızlı kentleşmenin doğal sonucu olarak bugün 8-10 katlı binalar, iş hanları, pasajlar, ticaret merkezleri, turistik otel, lokantalar, süper marketler ve büyük mağazaların inşaatlarına rastlamak mümkündür. İlçe merkezinde şu anda 10 mahalle, 637 sokak ve cadde ve 16 bin 600 adet tamamlanmış konut inşaatı bulunmaktadır. .İlçede inşaat sektörü sürekli gelişmekte olmasına rağmen, hızlı göç nedeniyle konut sıkıntısı çekilmektedir
Kızıltepe'deki yerleşme alanlarına baktığımızda eski yerleşim bölgeleri olan Tepebaşı ve Koçhisar Mahallerinin iç kesimlerinde nüfusun yoğun olmadığını görürüz. Bunu nedeni ticari, mali, idari ve kültürel merkezlere uzak olmalarıdır.
Yeni mahalleye bağlı Cumhuriyet Meydanı civarı, Urfa Caddesi ve yakın çevresinde de nüfus azdır. Bunun nedeni ise günlük alışverişin yapıldığı dükkanlar, toptancılar, bankalar ve resmi kuruluşların buralarda toplanmasındandır. Eski mahallelere oranla, yeni kurulan Ersoylu ve Ersoylu ile Koçhisar arasında kalan kesimler ise imarlı ve düzenli yapılaşmanın görüldüğü alanlardır. Hastane civarı ve Bahçelievler Mahallesi de düzenli mahallelerdendir. Ancak buraların şehir merkezinden uzak olması yerleşmeyi sınırlandırmıştır.


Sorunlar
Kanalizasyon: Mevcut kanalizasyon hattı 1970'li yıllarda projelendirilmiş, 1975 yılında başlanmış ve 2-3 yıl içinde projenin 2/3'ü hayata geçirilmiştir. Projenin gerçekleştirildiği yıllarda ilçenin nüfusu 30 bindir. Şebekenin geri kalan 1/3'lük kısmı ise belediye imkanlarıyla muhtelif zamanlarda gerçekleştirilmiştir.
Şebekenin ana boruları birleşerek tek bir ana boru ile ilçenin batısında 2.5 km uzaklıktaki Işıklar Köyü'nde Zergan Deresi'ne akıtılmaktadır. Dereye akıtılan pis sular nedeniyle, daha önce suyu içilebilen, içinde balıkların yaşadığı Zergan Deresi çevre sağlığını tehdit etmektedir. Bu pis sularla tahıl, pamuk ve sebzelerin yetiştiriliyor olması, halk sağlığını tehdit etmektedir.
1970'li yıllarda yapılmış olan kanalizasyon şebekesine bu güne kadar muhtelif zamanlarda ilaveler yapıldığından sistem tıkanmış durumdadır. 30 bin nüfusa göre tasarlanan bir şebekenin 113 binlik nüfusun ihtiyacını karşılayamayacağı açıktır. Yapılan ilaveler dahil olmak üzere, 32.000 dekar imar alanına sahip Kızıltepe ilçesinin yüzde 60'ında kanalizasyon mevcuttur. Geriye kalan kesim fosseptik çukuru kullanmaktadır.
Bugün mevcut 62-63 kilometre 200 lök boru döşemiş bulunmaktadır. Bu borular 3 ana hattan 300 lök borularla Kızıltepe çıkışına kadar çıkartılmakta, oradan da 3 ana hat birleşerek, 700 lök borularla 1.5 km öteye yani Kızıltepe bağlı Işıklar Köyü'nün alt tarafındaki dereye akıtılmaktadır.
Resmi rakamlara göre 113 bin, resmi olmayan rakamlara göre ise 150 binin üstünde bir nüfusa sahip olan Kızıltepe'de, kanalizasyon sorunu çözülmeden üst yapıda herhangi bir iyileştirme yapılmasının mümkün olmadığı açıktır. Belediyemiz bu sorunu öncelikli sorun olarak kabul etmektedir.
İlçenin hızlı nüfus artışı göz önünde bulundurularak, 32.000 dekar imar alanına hizmet verecek, kanalizasyon şebekesi ve buna entegre edilecek arıtma tesisinin Belediye öz kaynaklarıyla finanse edilmesi mümkün değildir. Bu hayati önem arz eden projenin Belediye tarafından finanse edilmesi için ulusal ve uluslar arası (hibede dahil) kredi kuruluşlarından kaynak temin edilmesi gerekmektedir.

Trafik ve Şehir Düzeni
İlçenin temel sorunlardan olan şehir içi trafiğin belli bir düzene kavuşması gerektiğine inanmaktayız. İlçede yaklaşık 30 bin araba vardır. Her aracın kapladığı alanı 6 m² olarak düşünsek, 180 bin m² alan etmektedir. Bu da şehrimizin caddelerinin yüzde 25'ne tekabül etmektedir. Trafik akışını sağlamak ve yolun daralmasına önlemek için, belediyemiz tarafından uygulamaya konulan paralı otoparklar trafiği nispeten rahatlatmıştır.
İlçeye gelen Diyarbakır, Mardin, Midyat,Viranşehir, Nusaybin, Ceylanpınar, Derik, Mazıdağı ve köy minibüslerinden her ay işgalliye harcı, Hükümet ve İnönü caddelerinde de park ücreti alınmaktadır. Ayrıca meydanda, Urfa, 2, 3 ve Kilise Caddesi ile 103 ve 93. Sokak'a park edilen araçlar çekici ile kaldırılıp, çekici parası da alınmaktadır.

İmar
Bir şehri ele alırken önce şehrin bir kimliği oluşturulur ve o kimliğe denk düşecek bir vizyon belirlenir. Daha sonra şehir planlamacılar tarafından şehrin analizi yapılır. Buna uygun yapılanmaya gidilir. İlçemizin durumuna baktığımızda, en son imar planı 1983 yılında tamamlanmış ve haritalar İller Bankası kontrolünde 1988 yılında onaylanarak tamamlanmıştır. Mevcut imar planına başlama ile onay tarihi arasındaki 5 yıl gibi uzun bir sürenin geçmiş olması, Kızıltepe gibi çok hızlı gelişen bir ilçe için onay tarihinde bile planın o gününün şartlarına cevap veremeyeceği açıktır.
1990-99 yılları arasında 100'den fazla tadilat yapılarak, imar planının bütünlüğü bozulmuştur. 1988 yılında ilçenin nüfusu 49 bin iken bugün nüfus 113 bindir.
Bu nüfusun imar planına yapacağı olumsuz etkiye ilave olarak, imar adalarının parselasyonlarının yapılmaması, hisseli satışlara belediyenin kayıtsız kalması ve kaçak inşaatlardaki denetimsizlik sonucu meydana çıkan gecekondu evleri, imar planını işlemez hale getirmiştir.
Mevcut uygulama imar planında yapılan yerli yersiz tadilatlar sonucu, plan bütünlüğünün bozulması ve 1990 yıllarda ilçeye yapılan aşırı göçler nedeniyle ortaya çıkan çarpık mahalleler, imar planının bu gibi yerlerde uygulanmasının mümkün olmaması, İmar Planı'nın tıkandığı mahallelerde altyapının da (kanalizasyon ve içme suyu) önünün tıkanması gibi olumsuzluk, acilen yeni bir revizyon imar planına ihtiyaç doğurduğundan şu an ihale aşamasındadır.


Bugün 1 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol